2023 yazı sona erdi. Pandemi durgunlaştı, ‘normallik’ yeniden başladı ancak kasvetli atmosfer ortadan kalkmadı. İklim krizi giderek kötüleşiyor, “Doğa Ana”ya atfedilen felaketler haberlere hakim oluyor. Ancak ekonomik kriz de çoğalıyor. Her iki krizin de ortak noktası, insanları çok eşitsiz bir şekilde etkilemeleri. Sınıflı bir toplumda yaşadığımızı gösteriyorlar.
ABD ekonomisinin sözde barometresi olan Dow Jones oldukça iyi gidiyor. Çok parası olanlar hala paralarını büyütebiliyorlar. Geri kalanımızın durumu ise daha kötü. Enflasyon ücretleri aşındırıyor. Milyonlarca Amerikalı şu anda sağlık sigortalarını kaybediyor. Evsiz insan sayısı giderek artıyor. Zengin ve fakir arasındaki uçurum her ülkede genişliyor. Ancak küresel olarak, ultra üretken bilgi ekonomisinde rekabetçi bir rol oynayabilen ülkeler ile diğerleri arasındaki uçurum derinleşiyor.
Yoksul ülkelerden kitlesel kaçış bunun sonucudur. Bilgi devrimi küresel ekonomiyi birleştirdi ama aynı zamanda pek çok kişiyi de kovuyor. Küresel kriz ne kadar derinleşir ve bilgi teknolojisi üretkenliği ne kadar arttırırsa, o kadar fazla ‘gereksiz’ insan ortaya çıkmaktadır. Bu nedenle sayılarının artmaya devam edeceği öngörülebilir. Göçmenler, üretken kapasitenin yoğunlaştığı gelişmiş ülkelerde, yaşlanan nüfus nedeniyle ve emek gücü arzını arttırarak ücret artışını dengelemek için hoş karşılanmaktadır. Ancak çok fazla göçmen geldiğinde sistem gerçek yüzünü gösterir. Son zamanlarda göçmenlerin maruz kaldığı zalimlik hayal gücünü zorluyor. Teksas, eyaleti Meksika’dan ayıran nehre ölümcül barikatlar yerleştirdi. İnsan Hakları İzleme Örgütü’ne göre Suudi sınır polisi en az yüzlerce ve muhtemelen binlerce göçmeni ve ailelerini öldürdü. Tunus mültecileri Sahra çölüne atıyor. Libya’da birçoğu işkence görüyor ve köle olarak satılıyor. AB mültecileri kalesi Avrupa’dan uzak tutmak için Tunus, Libya ve Türkiye’ye yüz milyonlarca dolar ödüyor. Yine de 2014’ten bu yana 26,000’den fazla kişinin Akdeniz’de boğulduğu bildiriliyor. Buna rağmen, gelmeye devam ediyorlar, hem de her zamankinden daha fazla. Sadece açlık ve iklim felaketleri değil, aynı zamanda küresel kapitalizmin krizinin yan ürünleri olan fırsat yoksunluğu, umutsuzluk, güvensizlik, yolsuzluk, savaş ve genel umutsuzluk da peşlerini bırakmıyor.
Bu arada ABD borsalarının, karlardaki düşüşe rağmen (bu yılın ikinci çeyreğinde eksi %7,1) iyi durumda olması, büyük ölçüde bilgi ekonomisinde hakim konumda olan bir düzine kadar şirketin yayılan başarısından kaynaklanmaktadır. Yüksek kar beklentisi şu anda, büyük miktarda veriyi işleyerek kendini geliştiren bir teknoloji olan Yapay Zeka’nın [YZ] yükselişinden kaynaklanıyor. Yapay zeka çiplerinin en büyük üreticisi olan Nvidia’nın geliri ikinci çeyrekte iki kattan fazla arttı ve kârı dokuz kat artarak 6,2 milyar dolara ulaştı. Talep çok büyük. OpenAI (ChatGPT’yi tasarlayan şirket) tarafından yapılan bir araştırmaya göre, yapay zeka ABD’deki tüm işlerin %80’i üzerinde üretkenliği artırıcı bir etkiye sahip olacak. Dolayısıyla otomasyondaki bu yeni aşamanın ekonominin neredeyse tüm sektörleri için etkileri var. Herkes YZ’ye katılmalı, entegre olmalı, çünkü geride kalanlar rekabet gücünü kaybediyor. Sadece bu sürece dahil olanlar hayatta kalabilir.
Elbette askeri sektör için de etkileri var.
Savaş hazırlığı
Bir başka küresel eğilim daha göze çarpıyor: hemen her yerde hükümetler askeri bütçelerini artırıyor ve sosyal harcamalarını kısıyor. Görünüşe göre hepsi savaş olasılığının arttığını görüyor ve buna hazırlanmak istiyor.
Bu eğilim belki de en açık şekilde Çin’de görülüyor; mevcut çöküşe rağmen (büyüme durdu, emlak piyasasında uzun zamandır öngörülen deflasyon tüm ekonomiye yayıldı ve yıkıcı sonuçlar doğurdu) askeri bütçe %7 oranında artarken işsizlik desteği ve diğer yardımlar kesiliyor.
ABD’de gıda kuponları, çocuk bakım sübvansiyonları ve diğer sosyal harcamalar kesilirken Pentagon bütçesi %4,1 artıyor. Enerji gibi diğer bakanlıkların askeri harcamalarıyla birlikte ABD ordusuna yılda yaklaşık bir trilyon dolar harcıyor.
Avrupa’da da sosyal harcamaların kısılması ve silahlanma harcamalarının arttırılması için baskı yapılıyor. Rus tehdidi nedeniyle bunun gerekli olduğu söyleniyor. Bunu iddia edenler aşağıdaki tabloyu açıklamalıdır:
Aradaki mesafe son iki yılda daralmadı. 2021 yılında NATO ülkelerinin askeri harcamaları Rusya’nınkinden 15 kat daha fazlaydı. 2022’de Avrupa’nın askeri harcamaları yüzde 13 artarak İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana en büyük artışı gösterdi.
Cephaneliğinin önemli bir kısmı Ukrayna’da imha edildiği ya da tüketildiği için Rusya’nın adım atması gerekiyordu. Silah fabrikaları tam kapasite çalışıyor ancak talebi karşılayamıyor. The New York Times‘a konuşan Batılı askeri uzmanlara göre Rusya’nın ticari ekonomisinin neredeyse üçte biri silah üretimine dönüşmüş durumda. Mühimmat ve tank üretimi şu anda savaşın başladığı dönemdekinin iki katı ama tüketim daha da hızlı artmış durumda. Putin mühimmat ithal etmek için Kuzey Kore’ye bile yönelmek zorunda kaldı. Putin, özellikle Rusya’daki şehirli nüfusu savaş olarak adlandıramadığı bu savaştan korumaya çalışıyor ama bunu giderek daha az başarıyor. Bunun nedeni kısmen yükselen enflasyon. Ama aynı zamanda savaşın bilançosu da giderek artıyor. BM tahminlerine göre şu ana kadar Rusya tarafında 300.000, Ukrayna tarafında ise 200.000 civarında kayıp var. Ancak bu rakam hızla yükseliyor. Ukrayna’nın karşı saldırısı, ABD’li üst düzey general Mark Milley’in ifadesiyle “yavaş ve kanlı”. Savaş şu anda ağırlıklı olarak insansız hava araçları, füzeler, toplar ve kara mayınlarıyla yürütülüyor. Bu, sermayenin bayrağının onuru için her gün yapılan bir katliam, kan dökmaye doymuyorlar.
Ama bu bir çıkmaz. ABD’li uzmanlara göre savaş yıllarca sürebilir. Ukrayna ordusunun Rus ordusunun ilerleyişini durdurmakla kalmayıp bazı bölgeleri yeniden ele geçirebilmesini kısmen Ukrayna’nın kahramanlığına (ya da daha ziyade milliyetçi sersemliğe) bağlayabiliriz ama daha belirleyici olan şüphesiz Amerikan ‘akıllı’ silahlarının katkısıydı. Örneğin HIMARS füzesi, kendisini hedefine yönlendiren mikroçipler içeren ve füze ateşlendikten sonra hedefin konum değiştirmesi halinde füzenin rotasını ayarlayan uydulardaki mikroçiplerden sinyaller alan akıllı bir silahtır. Bu tür hassas silahlarla kıyaslandığında Rusya’nın cephaneliğinin modası geçmiş olduğu söylenebilir.
Kaynak: Internationalist Perspective, HOT AND COLD WAR
İkinci Bölüm: 2. “ÖLDÜRME NİYETİYLE BOĞAZLAMA”: ÇİP SAVAŞI
Üçüncü Bölüm: 3. ÇİN NE YAPABİLİR?
Dördüncü Bölüm: 4. YAPAY ZEKA’NIN ‘CESUR YENİ DÜNYASI’