Köstebek Kolektif olarak Raya Dunayevskaya’nın “Rosa Luxemburg, Kadın Özgürlüğü ve Marx’ın Devrim Felsefesi” kitabını Türkçeye kazandırıyoruz. Hazırlayacağımız kitap Dunayevskaya’nın Türkçeye çevrilen ilk kitabı olacağı için de çok heyecanlıyız!
Yayına hazırladığımız ‘Rosa Luxemburg, Kadın Özgürlüğü ve Marx’ın Devrim Felsefesi’; Dunayevskaya’nın üçlemesenin üçüncü kitabı, birinci kitap “Marksizm ve Özgürlük, 1776’dan Günümüze”, ikinci kitap ise “Felsefe ve Devrim: Hegel’den Sartre’a, Marx’tan Mao’ya”dır.
Yaşadığımız coğrafyada kadınlara yönelmiş olan her türden şiddet ve Kadın Özgürlüğü için örgütlenmede özgüçlenme, kendiliğindenlik, özerklik meselelerine Luxemburg’la ilişkilenerek yaklaşmanın doğruluğunu yazarla paylaştığımız için “Rosa Luxemburg, Kadın Özgürlüğü ve Marx’ın Devrim Felsefesi” kitabına öncelik vermeyi özellikle tercih ettik.
Dunayevskaya, yaşadığımız coğrafyada ağırlıklı olarak Marksistler tarafından bilinen komünist kadın bir yazar olmasına karşın bu ilişki dolayımlı bir ilişkidir. Türkçe eserlerde ancak değiniler aracılıyla erişim sağlanabilmekte. Kadın örgülüğü ve komünizm mücadelesi verenler için bu ilişkinin doğrudan bir ilişkiye dönüşmesi için eser(ler)inin Türkçeye kazandırılmasını önemli ve anlamlı buluyoruz.
Dunayevska ve arkadaşlarının 20.yüzyıl marksist komünistleri içindeki önemli farklılıkları; Lenin’in Felsefe Defterleri’nde ortaya çıkardığı sorunlara hakikatle bağlanmalarıdır. Lenin, Felsefe Defterleri’nde şöyle diyordu: “Hegel’in Mantık’mm bütünü incelenip anlaşılmadan Marx’in Kapital’ini, özellikle de birinci bölümünü tamamıyla anlamak imkânsızdır.” Acı ve üzüntüyle şöyle devam eder: “Sonuç olarak, geçen yarım yüzyılda Marksistlerin hiçbiri Marx’ı anlamamıştır!!” Devrime sadakatle bağlı olanlar için bu söz ne üzerinden atlanılarak geçiştirilebilecek ve ne de düz bir Hegel okumasıyla geçiştirilebilecek bir söz değildir. Zaten Lenin’de düz ele alışların, geri dönüşlerin yolunu kapatmıştır. “Hegel’in mantığı verili olduğu biçimiyle uygulanamaz, o verili olduğu biçimde alınamaz. Mistik idealizmden [Ideenmystik] arındırılmalarından sonra, mantıksal (epistemolojik) nüansların bu mantıktan ayıklanması gerekmektedir ki bu hâlâ büyük bir iştir”. Dunayevskaya ve arkadaşları bu sorunların üzerine sadakatle ilişkilenerek, ömürlerini kapsayan çalışma yürütmüşler ve bunu fiili örgütlenmeyle birleştirmekten vazgeçmemişlerdir. Aynı dönemde diyalektik üzerine çalışmış olan Lukacs, Korsch, Bloch ve Marcuse üzerine eleştirel bir ilişki yürütmüş olmaları bu yazarların katkılarının değerlendirilmesinine de esinleyici olmuştur.
Günümüzde diyalektiğin anlamı, önemi üzerine çeşitli iddialı çalışmalar bulunmaktadır. Bu kitabın aynı zamanda kimi önemli sorunları incelemek için diyalektikle ilişki kurmayı kolaylaştırıcı olacağını düşünüyoruz.
Kitapta kadın kurtuluşu, devrim, özerklik, kendiliğindenlik gibi güncel meselelerimiz tartışılıyor. İçinden geçtiğimiz zamanda içeriği boşaltılarak bulanıklaştırılan, dolayısı yeniden kazanma emeğinin ciddi şekilde harcanması gereken devrim meselesi, devrim felsefesi olarak ele alınması çağrısı yapılmakta. Dunayevskaya’nın “Rosa Luxemburg, Kadın Özgürlüğü ve Marx’ın Devrim Felsefesi” kitabının devrimde ısrar edenlerin politik ufuklarını zenginleştireceğini umuyoruz..