Çin’in ABD’nin ekonomik ve askeri hakimiyetini kırmasını engellemek Demokratların ve Cumhuriyetçilerin üzerinde anlaşabildiği neredeyse tek konu. Çip saldırısı bu hedefi çerçeveliyor. Bu (şimdilik sadece sınırlı) bir küreselleşmeden arındırma anlamına geliyor. Çin ile karlı işlemler engelleniyor. Ve geçen yıl ABD Kongresi tarafından onaylanan ‘Çip Yasası’, mevcut yabancı üretim kapasitesinin daha pahalı bir versiyonunu yaratacak yerli çip üretimine 54 milyar dolar yatırım yapıyor. Ekonomik açıdan bakıldığında bu adımlar ters etki yaratmaktadır. Tam da bu nedenle, artan silahlanma ile birleştiğinde kaygı vericidir.
Çin kapana kısıldı
Çin için çip savaşı bir felakettir. Kendi gelişmiş çiplerini tasarlamayı başarsa bile, ABD, Japonya, Tayvan veya Hollanda’nın ultra karmaşık teknolojisi olmadan bunları üretemez[1]. Elbette kendi gelişmiş çip endüstrisini geliştirmek için büyük yatırımlar yapacaktır. Ve elbette diğer ülkelerden yüksek teknoloji elde etmek için kaçakçılık ve casusluğu kullanacaktır. ABD ambargosuna rağmen beklentilere meydan okuyabilir ve tam teşekküllü bir çip teknolojisi yaratabilir mi? Böyle bir meydan okumaya hazır olan bir ülke varsa o da Çin olabilir. Huawei’nin son başarısı bunu gösteriyor. Trump’ın ambargosuyla neredeyse dibe vurduktan sonra, Apple ile rekabet etmek için yeni bir akıllı telefon olan Mate 60 Pro da dahil olmak üzere, araştırma ve yeni ürünler geliştirmeye devlet yardımıyla büyük yatırımlar yaparak sıkıntılı durumdan çıktı.
Çin’in bu yüzyıldaki meteorik gelişimi dünyayı şaşırtabileceğini gösteriyor.
Ancak bu gelişme, otarşik, kendi kendini idame ettiren bir şekilde büyüme çabasından vazgeçtiği ve kendisini (Amerika’nın onayıyla) küresel ekonomiye tamamen entegre ettiği için mümkün oldu. Küresel üretim zincirinden (zorunlu olarak) çekilmek sadece ters etki yaratabilir. Çin çip teknolojisi geliştikçe, Amerikan kontrolündeki uluslararası çip endüstrisi de ilerlemektedir. Son yarım yüzyılda bilgi işlem gücündeki ilerleme hızını sürdürürse, Çin ne yaparsa yapsın aradaki fark daha da açılacaktır. Teknolojik otarşi her zamankinden daha imkansız.
Karşı saldırı mı?
Çin karşı önlemler alabilir mi? Ne de olsa Amerika için de önemli bir pazar. Örneğin Apple için ABD’den sonra en büyük ikinci iPhone alıcısı. Sanki Amerika’ya bunu hatırlatmak istercesine Pekin kısa bir süre önce, sözde güvenlik gerekçesiyle, devlet çalışanlarının iPhone kullanmasını yasakladı. Biden, bunun Çin’in “oyunun kurallarını değiştirmeye” çalıştığını gösterdiğini iddia etme cüretini gösterdi, her ne kadar kendi salvosuyla karşılaştırıldığında bu sadece bir iğneleme olsa da.
Bu şimdilik bir sataşmadan fazlası olamaz. Çin bir ticaret savaşı yürütmek için çok kırılgan: Dış pazarlarına ve tedarikçilerine ABD’den çok daha fazla bağımlı. ABD ve müttefikleri Çin’den ihtiyaç duydukları şeyleri, sorunsuz olmasa da, başka yerlerden temin edebilirler, ancak tersi mümkün değil.
Çin’in bazı çip hammaddeleri ve batarya gibi diğer bileşenler üzerindeki yarı tekeli, Amerika ve müttefiklerine baskı yapmak için önemli bir silaha sahip olduğu izlenimini veriyor. Bu durum özellikle nadir toprak elementleri (REEs) olarak adlandırılan ve elektrikli arabalar, akıllı telefonlar ve güdümlü füzelerin üretimi için vazgeçilmez olan 17 metalden oluşan bir grup için geçerlidir. Çin geçen yıl dünya toplamının %71’ini üretti. Çin aynı zamanda yarı iletken ve radar üretiminde kullanılan galyum ve germanyum minerallerinin de en büyük üreticisi konumunda.
Ancak daha yakından incelendiğinde, nadir toprak elementlerinin adından da anlaşılacağı üzere daha az nadir olduğu ortaya çıkıyor. Çok sayıda ülkede bulunurlar ama asla saf halde bulunmazlar. Diğer metallerle karıştırıldıkları için rafine edilmeleri gerekir ve bu da çoğunlukla Çin’de yapılır. ABD eskiden nadir toprak elementlerinin en büyük üreticisiydi. Rafine işlemi çok kirletici olduğu için Çin’e yönlendirildi. Bunu başka ülkelerde başlatmak aşılamayacak bir sorun olmayacaktır. Aynı şey galyum gibi diğer madenler için de geçerli.
2010 yılında Çin, her iki ülkenin de hak iddia ettiği ıssız bir ada üzerinde yaşanan çatışmanın yaptırımı olarak Japonya’ya nadir toprak ihracatını kısıtladı. Japonya ihtiyaç duyduğu hammaddeleri başka yerlerden temin etmekte pek zorlanmadı. Geçtiğimiz Temmuz ayında Çin, Biden ambargosuna yanıt olarak galyum ihracatına kısıtlamalar getirdiğini duyurdu. Batı omuzlarını silkti. Galyum için pek çok alternatif kaynak var.
Silikon kalkan mı?
Gelişmiş mikroçiplerin yüzde 90’ından fazlası Çin’in burnunun dibinde, Pekin’in asi bir eyalet olarak gördüğü bir adada üretiliyor. Tayvan sadece en gelişmiş çipleri değil aynı zamanda tüm işlemci çiplerinin yüzde 41’ini üreten dev fabrikaları işletiyor. Bunların çoğu TSMC adlı dev şirkete ait. TSMC çipleri tasarlamıyor ama herkes için üretiyor.
Mevcut koşullarda Tayvan, Çin liderleri için her zamankinden daha cazip bir ganimet gibi görünüyor olmalı. Çin’in TSMC’yi kontrol etmesi tüm güç tablosunu değiştirecektir. Ancak bir işgal elbette korkunç bir savaş anlamına gelecektir. Askeri açıdan başarılı olsa bile, çip fabrikalarının sağlam kalacağını hayal etmek zor. Ve Tayvan’ın çip endüstrisinin böyle bir savaş sırasında çalışmaya ve ihracat yapmaya devam edeceğine inanmak daha da zor. Chris Miller’a göre, Tayvan çiplerinin kaybı küresel ekonomiyi derin bir depresyona sürükleyecektir. ABD otomobil endüstrisinin, TSMC’nin üretimindeki kesintiler nedeniyle 2020-2021 pandemi yıllarında 200 milyar dolar zarara uğradığına dikkat çekiyor. Tayvan çiplerine sadece ABD değil, Avrupa, Japonya ve Çin de bağımlı. Tüm dünya endüstrisinin TSMC’ye ihtiyacı var.
Tayvan çip üretiminin durdurulmasında kimsenin çıkarı yok. Ne Çin ne de ABD. Bu Tayvan’ın “silikon kalkanı” olarak kabul ediliyor. Ancak Washington, Japonya, Güney Kore ve hatta Vietnam ile askeri bağları güçlendirme çabalarının da gösterdiği gibi, bu kalkana bir kılıç eklemeyi hala gerekli buluyor. Sopa ve havuçla TSMC’yi Arizona’da bir fabrika kurmaya da ikna etti.
Chris Miller’ın da silikon kalkanın dayanıklılığı konusunda şüpheleri var. Onun korkusu, savaş mantığının ekonomik mantığa baskın çıkması. Kâr elde etmek küresel ekonomiyi ayakta tutan şeydir ve Tayvan’la ilgili bir savaş hiç şüphesiz bu konuda son derece olumsuz sonuçlar doğuracaktır. Ekonomik ve sosyal bozulma Ukrayna savaşının yol açtığından bin kat daha fazla olacaktır. Bu da kısa vadede bir Çin işgali ihtimalini çok düşük kılıyor. Ancak koşullar değişebilir. Kriz derinleşir ve milliyetçilik tencerenin kapağını tutmanın tek yolu gibi görünürse, Batı baskısı artmaya devam ederse ve Çin ile Batı arasındaki teknolojik uçurum genişlemeye devam ederse, Çinli yöneticiler arasında çok geç olmadan saldırmanın daha iyi olacağı görüşü güç kazanabilir. Putin’in Şubat 2022’de düşündüğü gibi.
Kaynak: Internationalist Perspective, HOT AND COLD WAR
Birinci Bölüm: 1. YALIN ŞiMDiKi ZAMAN
İkinci Bölüm: 2. “ÖLDÜRME NİYETİYLE BOĞAZLAMA”: ÇİP SAVAŞI
Dördüncü Bölüm: 4. YAPAY ZEKA’NIN ‘CESUR YENİ DÜNYASI’
[1] Karmaşıklığa bir örnek: Gelişmiş çipler, Hollandalı ASML firması tarafından tasarlanan EUV (aşırı ultraviyole) litografi teknolojisi ile üretilmektedir. Bu teknolojide güneş yüzeyinden 40 kat daha sıcak bir plazma yaratan lazerler kullanılıyor. Bu, bir dizi ayna tarafından kırılan, devreleri ve diğer bileşenleri silikon çipin içine oyan aşırı ultraviyole ışık (gözle görülemez) yayar. Lazerlerin 457.329 parçası (farklı ülkelerde üretilmiştir) ve EUV makinesinin tamamının da 100.000’den fazla çok karmaşık parçası vardır. Ve EUV, 500’den fazla makinenin kullanıldığı ve 1.000’den fazla adım içeren üretim sürecinin sadece bir parçasıdır.