Deprecated: Redux::setHelpTab ilevi, Redux 4.3 sürümünden bu yana kullanımdan kaldırılmıştır. Bunun yerine Redux::set_help_tab( $opt_name, $tab ) kullanın. in /var/www/vhosts/kostebek-kolektif.org/httpdocs/wp-includes/functions.php on line 5453

Deprecated: Redux::setHelpSidebar ilevi, Redux 4.3 sürümünden bu yana kullanımdan kaldırılmıştır. Bunun yerine Redux::set_help_sidebar( $opt_name, $content ) kullanın. in /var/www/vhosts/kostebek-kolektif.org/httpdocs/wp-includes/functions.php on line 5453
Haymarket Trajedisi (Mother Jones, 1925) - Köstebek Kolektif

Haymarket Trajedisi (Mother Jones, 1925)

In Açık Seçki, Alet Çantası, Çeviri, Emek, Huruçtan Gazel, Kadın, Proleterya, Sınıf Mücadelesi

Mother Jones, Autobiography: The Haymarket Tragedy, 1925’den alınmıştır.

1880’den itibaren kendimi tamamen işçi hareketine kaptırdım. Tüm büyük sanayi merkezlerinde işçi sınıfı isyan halindeydi. Avrupa’dan gelen muazzam göç gecekondu mahallelerini dolduruyor, ücretleri düşürüyor ve Amerikalı emekçilerin uğruna mücadele ettiği yaşam standardını yok etme tehdidinde bulunuyordu. Ülke genelinde ticari bunalım ve büyük bir işsizlik vardı. Şehirlerde açlık, sefalet ve umutsuzluk vardı. Avrupalı despotlar altında acı çekmiş olan yabancı ajitatörler işçilere çeşitli ekonomik kurtuluş planları vaaz ettiler. İşçiler sadece ekmek ve uzun çalışma saatlerinin kısaltılmasını istiyordu. Ajitatörler onlara hayaller verdi. Polis onlara cop verdi.

Özellikle Şikago şehri grev üstüne greve, ardından da boykot ve ayaklanmalara sahne oldu. 1886’dan önceki yıllarda gemi işçilerinin, liman işçilerinin ve demiryolu işçilerinin grevlerine tanık olunmuştu. Bu grevler polis copları ve kiralık katiller tarafından acımasızca bastırılmıştı. İşçilerin şikayetleri dikkate alınmadı. Polis müfettişi John Bonfield, ücret ve çalışma saatleri konularını tartışmak üzere barışçıl bir şekilde bir araya gelen işçilerin toplantılarının bastırılmasında özellikle acımasız davranmıştır. İşverenler korkularını ve nefretlerini açıkça ifade ederek meydan okudular. İşverenlerin yayın organı Şikago Tribune, Illinois’li çiftçilere, büyük sanayi merkezlerinden akın eden serserilere, diğer haşerelere yaptıkları gibi, yiyeceklere striknin koyarak muamele etmelerini ironik bir şekilde önerdi.

İşçiler sekiz saatlik işgünü için bir ajitasyon başlattı. Sendikalar ve İşçi Şövalyeleri bu hareketi desteklediler ancak ajitasyonun liderlerinin çoğu yabancı olduğu için hareketin kendisi de “yabancı” ve “Amerikan karşıtı” olarak görüldü. Daha sonra Şikago’da çok küçük bir grup olan anarşistler sekiz saatlik işgünü davasını benimsediler. O andan itibaren Şikago halkı, anarşizm konusunda heyecanlanmadan tamamen ekonomik bir sorunu tartışmaktan aciz görünüyordu.

İşverenler hareketi öldürmek için anarşizm çığlığını kullandılar. Sekiz saatlik iş gününe inanan bir kişinin ülkesine düşman, hain ve anarşist olduğunu söylediler. Hükümetin temelleri anarşist fareler tarafından kemiriliyordu. Duygular çok keskindi. Şehir iki öfkeli kampa bölünmüştü. Bir tarafta aç, üşümüş, işsiz, silahlı adamlarla ve polis coplarıyla çıplak elleriyle savaşan emekçiler. Diğer tarafta ise ne açlığı ne de soğuğu bilen, gazeteler, polis ve büyük devletin tüm gücü tarafından desteklenen işverenler.

Anarşistler doktrinlerini yaymak için yaygın hoşnutsuzluktan yararlandılar. Hatipler Michigan Gölü’nün rüzgarlı ve çorak kıyılarında büyük kalabalıklara hitap ederlerdi. Anarşizm felsefesini hiçbir zaman benimsememiş olmama rağmen, sık sık göl kıyısındaki toplantılara katılır, yeni bir düzenin bu öğretmenlerinin işçilere söylediklerini dinlerdim.

Bu arada işverenler de bir araya geliyordu. George M. Pullman’ın Prairie Avenue’daki malikanesinde ya da yetenekli bir şirket avukatı olan Wirt Dexter’ın evinde buluştular. Genel grevle başlatılacak olan sekiz saat hareketini ortadan kaldırmanın yollarını tartıştılar. Anarşistlerin toplantılarını dağıtmanın yöntemlerini tartıştılar.

Acı soğuk bir kış başladı. Uzun süren işsizlik korkunç acılara yol açtı. Ekmek kuyrukları arttı. Aşevleri başvuruları karşılayamaz hale geldi. Binlerce kişi gerçek sefaleti yaşadı.

Noel günü, paçavralar ve yırtık pırtık giysiler içinde, ince kıyafetlerle, sefil ayakkabılarla yüzlerce yoksul insan, zenginlerin malikanelerinin, işverenlerinin önünde, siyah bayrak taşıyarak şık Prairie Caddesi’nde geçit töreni yaptı. Geçit töreninin anarşistler açısından çılgınca bir hareket olduğunu düşündüm, çünkü bu sadece duyguları daha da keskinleştirmeye hizmet ediyordu. Aslında hiçbir eğitsel değeri yoktu ve sadece işverenlerin korkusunu arttırmaya, polisin daha vahşi olmasına ve halkın işçilerin gerçek sıkıntılarına daha az sempati duymasına hizmet ediyordu.

Sekiz saatlik işgünü ayaklanmasını başlatacak olan 1 Mayıs geldi çattı. Gazeteler halkı alarma geçirmek için her şeyi yapmıştı. Şehrin her yerinde grevler ve iş bırakma eylemleri vardı. İşverenler tir tir titriyordu. Devrimi gördüler. McCormick Harvester Works işçileri fabrikanın dışında toplandı. İçeride grevcilere katılmayanlara grev kırıcı deniyordu. Tuğlalar fırlatıldı. Camlar kırıldı. Grev kırıcılar tehdit edildi. Birisi isyan çağrısında bulundu.

Polis hiçbir uyarıda bulunmadan işçilerin üzerine saldırdı, aralarına ateş açtı, sağa sola vurdu. Birçoğu atların ayakları altında ezildi. Çok sayıda kişi vurularak öldürüldü. Kafatasları kırıldı. Genç erkekler ve genç kızlar sopalarla öldürüldü.

Pinkerton dedktif ajansı eski mahkumlardan ve kabadayılardan oluşan silahlı çeteler kurdu ve bunları fabrikaları gözetlemeleri ve sorun çıkaranları bertaraf etmesi için kapitalistlere günde sekiz dolara kiraladı.

Anarşistler 4 Mayıs akşamı, daha sonraki tarihlerde Haymarket Meydanı olarak bilinen salaş ve kirli bölgede bir toplantı düzenlediler. Etrafta demiryolu rayları, pis salonlar ve yoksulların kirli apartman daireleri vardı. Yarım blok ötede, John Bonfield tarafından yönetilen Desplaines Sokağı Polis Karakolu vardı; John Bonfield nezaketten, sağduyudan ya da sempatiden yoksun bir adamdı ve endüstriyel huzursuzluğu yatıştırma yöntemi olarak bastırmaya en acımasız şekilde inanıyordu.

Şikago Belediye Başkanı Carter Harrison anarşistlerin toplantısına katıldı ve meydandaki kalabalığın içinde ve çevresinde dolaştı. Oradan ayrıldıktan sonra Polis Şefi’ne giderek toplantıya atlı polis gönderilmemesi talimatını verdi, zira toplantı barışçıl bir şekilde yürütülüyordu ve atlı polislerin varlığı işçilerin yüreğinde zaten kıpkırmızı yanan ateşi daha da körükleyecekti. Ancak emirler belki de başka yerlerden gelmişti, çünkü belediye başkanının raporunu dikkate almayan emniyet müdürü toplantıya çok sayıda atlı polis gönderdi.

Anarşist konuşmacılardan biri kalabalığa hitap ediyordu. Meydana bakan bir pencereden bomba atıldı. Ardından meydana gelen patlamada çok sayıda polis öldü.

Şehir çılgına döndü ve gazeteler şehri tımarhane gibi tutmak için her şeyi yaptı. İşçilerin adalet çığlığı, intikam çığlıkları arasında boğuldu. Her beş dakikada bir bomba “bulundu”. Erkekler silahlandı ve silah dükkanları geceleri açık kaldı. Yüzlerce kişi tutuklandı. Ancak sadece sekiz saatlik iş günü için ajitasyon yapanlar mahkemeye çıkarıldı ve birkaç ay sonra asıldı. Ancak bombayı asıl atan Schnaubelt hiçbir zaman davaya dahil edilmedi ve bu korkunç dramdaki rolü hiçbir zaman resmi olarak açıklanmadı.

Sekiz saatlik iş günü hareketinin liderleri 11 Kasım Cuma günü asıldı. O gün Şikago’nun zenginleri titreme ve ateş içindeydi. Hapishaneden her yöne ipler gerilmişti. İpler boyunca isyan tüfekleriyle silahlanmış polisler konuşlanmıştı. Özel devriyeler hapishaneye giden tüm yolları gözlüyordu. Korkunç taş binanın etrafındaki çatılar polisle kaplanmıştı. Gazeteler ayaklanma ve hapishane baskınları hikayeleriyle halkın hayal gücünü besliyordu.

Ancak mahkûmlar arasındaki tek gerçek şiddet vaizi olan Louis Lingg’inki dışında ne bir ayaklanma ne de bir hapishane baskını oldu. Darağacını bir tüfeğin darbeli ateşleme kapsüşünü ısırıp kafasını uçurarak alt etti.

İdamları takip eden Pazar günü cenaze törenleri düzenlendi. Binlerce işçi, anarşist oldukları için değil ama teorileri ne olursa olsun bu adamların işçi mücadelesi için şehit olduklarını düşündükleri için siyah cenaze arabalarının arkasında yürüdü. Yürüyüş korteji kilometrelerce uzanan ve sessiz insanlarla dolu sokaklarda ilerledi.

Waldheim mezarlığında ölüler gömüldü. Ancak onlarla birlikte davaları da gömülmedi. Sekiz saatlik iş günü, daha insani koşullar ve insan-insan ilişkileri için mücadele devam etti ve hala da devam ediyor.

Yedi yıl sonra Vali Altgeld, davadaki tüm delilleri okuduktan sonra, darağacından kaçan ve hapiste ömür boyu hapis cezasını çeken üç anarşisti affetti. Kararın infazı sırasında William Dean Howells ve William Morris gibi o da kararın haksız olduğunu söylemişti. Vali Altgeld cesur eylemiyle siyasi bir intihar gerçekleştirmiş olsa da, hakikati seven ve bunu itiraf etme cesaretini gösteren herkes tarafından hatırlanmaktadır.

Kaynak: The Haymarket Tragedy

You may also read!

Gazze’de savaş, Ukrayna’da savaş, ” savaş ekonomisi “… Kapitalizm savaştır, kapitalizme karşı savaş!

Başlamasından 5 ay sonra, İsrail ordusunun Gazze’de yürüttüğü savaş, UNICEF’e göre %70’i kadın ve çocuk olmak üzere, çoğunluğu silahsız

Read More...

Dublin’de İşçi Bayramı Konuşmasından (James Connolly, 1915)

Bay James Connolly, bazı insanların şüphelerine, korkularına ve imalarına rağmen bu yıl muhteşem bir katılım olduğunu söyledi. O gün

Read More...

Karl Liebknecht’in 1 Mayıs 1916 Konuşması

Potsdamerplatz, Berlin’de 1 Mayıs 1916 tarihinde gerçekleştirilmiştir. (Gösteride hazır bulunan bir kişinin raporu) BERLİN, 1 Mayıs. Sabahın çok erken

Read More...

Mobile Sliding Menu