Deprecated: Redux::setHelpTab ilevi, Redux 4.3 sürümünden bu yana kullanımdan kaldırılmıştır. Bunun yerine Redux::set_help_tab( $opt_name, $tab ) kullanın. in /var/www/vhosts/kostebek-kolektif.org/httpdocs/wp-includes/functions.php on line 5453

Deprecated: Redux::setHelpSidebar ilevi, Redux 4.3 sürümünden bu yana kullanımdan kaldırılmıştır. Bunun yerine Redux::set_help_sidebar( $opt_name, $content ) kullanın. in /var/www/vhosts/kostebek-kolektif.org/httpdocs/wp-includes/functions.php on line 5453
Harkov'da 1 Mayıs Kutlamaları Broşürüne Önsöz (Lenin, 1900) - Köstebek Kolektif

Harkov’da 1 Mayıs Kutlamaları Broşürüne Önsöz (Lenin, 1900)

In Açık Seçki, Alet Çantası, Çeviri, Emek, Huruçtan Gazel, Örgütlenme, Proleterya

Elinizdeki broşür 1900 yılında Harkov’da kutlanan 1 Mayıs gösterilerinin bir tasvirini içermektedir; Rus Sosyal-Demokrat İşçi Partisi Harkov Komitesi tarafından işçiler tarafından gönderilen anlatımlar temelinde hazırlanmıştır. Bize bir gazete haberi olarak gönderilmişti, ancak büyüklüğü nedeniyle ayrı bir broşür olarak yayınlanmasının gerekli olduğunu düşünüyoruz, çünkü bu şekilde daha geniş bir dağıtım sağlamak mümkün olacaktır. Altı ay sonra Rus işçileri yeni yüzyılın ilk yılının 1 Mayıs’ını kutlayacaklar ve kutlamaları mümkün olduğunca çok sayıda merkezde ve mümkün olduğunca etkileyici bir ölçekte örgütlemek için çalışmaya başlamanın zamanı geldi. Bu kutlamalar sadece katılımcıların sayısıyla değil, katılımcıların örgütlü karakteri ve sınıf bilinciyle, Rus halkının siyasi kurtuluşu ve dolayısıyla proletaryanın sınıfsal gelişimi ve sosyalizm için dolaysız mücadelesi için özgür bir olanak için azimli bir mücadele başlatma kararlılıklarıyla da etkileyici olmalıdır. Önümüzdeki 1 Mayıs kutlamalarına hazırlanmanın zamanı gelmiştir ve en önemli hazırlık önlemlerinden biri, Rusya’daki Sosyal-Demokrat hareketin halihazırda neleri başardığını öğrenmek, genel olarak hareketimizin ve özel olarak 1 Mayıs hareketinin eksikliklerini incelemek, bu eksiklikleri gidermek ve daha iyi sonuçlar elde etmek için araçlar tasarlamak olmalıdır.

Harkov’daki 1 Mayıs, bir işçi sınıfı kutlamasının ne kadar büyük bir siyasi gösteriye dönüşebileceğini ve bu kutlamaları sınıf bilinçli proletaryanın tüm Rusya’da gerçekten büyük bir gösterisine dönüştürmek getirmek için nelere ihtiyacımız olduğunu gösterdi. Harkov’daki 1 Mayıs kutlamalarını olağanüstü öneme sahip bir etkinlik haline getiren neydi? İşçilerin greve geniş çaplı katılımı, sokaklardaki büyük kitlesel toplantılar, kızıl bayrakların açılması, bildirilerde ortaya konan talepler ve bu taleplerin devrimci karakteri: sekiz saatlik işgünü ve siyasi özgürlük. Rus işçilerinin henüz siyasi mücadele için olgunlaşmadığı, temel kaygılarının salt ekonomik mücadele olması gerektiği, bunu da Rusya’nın tüm siyasi sistemine karşı mücadeleyle değil, kısmi siyasi reformlar için kısmi siyasi ajitasyonla yavaş yavaş tamamlamaları gerektiği efsanesi, Harkov 1 Mayıs kutlamalarıyla tamamen çürütülmüştür. Ancak burada konunun başka bir yönüne dikkat çekmek istiyoruz. Harkov’daki 1 Mayıs kutlamaları Rus işçilerinin siyasi kapasitelerini bir kez daha göstermiş olsa da, aynı zamanda bu kapasitelerin tam olarak geliştirilmesi için nelerin eksik olduğunu da ortaya koymuştur.

Harkov Sosyal-Demokratları önceden broşürler ve bildiriler dağıtarak 1 Mayıs kutlamalarına hazırlanmaya çalıştı ve işçiler genel gösteri ve Konnaya Meydanı’nda yapılacak konuşmalar için bir plan hazırladılar. Plan neden başarılı olamadı? Harkovlu yoldaşlar, sınıf bilinçli sosyalist işçilerin “genel kurmayının” güçlerini eşit dağıtmadığını, bir fabrikada çok, diğerinde az sayıda işçi olduğunu; ve ayrıca, işçilerin planının “yetkililer tarafından bilindiğini” ve elbette işçileri bölmek için her türlü adımı attıklarını söylüyorlar. Buradan çıkarılacak sonuç açıktır: örgütlenme eksikliğimiz var. İşçi kitleleri ayağa kalkmış ve sosyalist liderleri takip etmeye hazırdı; ancak “genelkurmay”, sınıf bilincine sahip işçilerin mevcut tüm güçlerini düzgün bir şekilde dağıtabilecek ve hazırlanan eylem planlarının yalnızca yetkililer tarafından değil, örgüt dışındaki tüm bireyler tarafından bilinmemesi için gerekli gizliliği sağlayabilecek güçlü bir çekirdek örgütlemeyi başaramadı. Bu örgüt devrimci bir örgüt olmalıdır. Sosyal-Demokrat işçi sınıfı hareketinin görevlerini açıkça anlayan ve mevcut siyasi sisteme karşı kararlı bir mücadeleye girişmeye karar vermiş kadın ve erkeklerden oluşmalıdır. Rus devrimci entelijansiyasının onlarca yıllık faaliyeti sonucunda edindiği sosyalist bilgi ve devrimci deneyimi, işçi sınıfı yaşamı ve koşulları hakkındaki bilgiyle ve ileri işçilerin karakteristik özelliği olan kitleler arasında ajitasyon yapma ve onlara önderlik etme becerisiyle birleştirmelidir. Entelektüel ile işçi arasında yapay bir ayrım yapmak değil, “salt işçi” örgütü kurmak değil, her şeyden önce yukarıda belirtilen bileşimi elde etmek için çabalamak öncelikli kaygımız olmalıdır. Bu bağlamda G. Plehanov’un aşağıdaki sözlerine bakalım:

“Bu faaliyet [ajitasyon] için gerekli bir koşul, halihazırda var olan devrimci güçlerin birleştirilmesidir. Çalışma çevrelerinde propaganda, birbirleriyle hiçbir karşılıklı teması olmayan ve birbirlerinin varlığından bile şüphelenmeyen erkekler ve kadınlar tarafından yürütülebilir; örgütlenme eksikliğinin propagandayı da her zaman etkilediğini söylemeye gerek yoktur, ancak bu onu imkansız kılmaz. Bununla birlikte, büyük bir toplumsal çalkantı döneminde, siyasi atmosfer elektrikle yüklendiğinde, şimdi burada ve şimdi orada, en çeşitli ve öngörülemeyen nedenlerden dolayı, yaklaşan devrimci fırtınayı müjdeleyen patlamalar artan sıklıkta ortaya çıktığında – tek kelimeyle, ya ajitasyon yapmak ya da geride kalmak gerektiğinde, böyle bir zamanda sadece örgütlü devrimci güçler olayların ilerleyişini ciddi şekilde etkileyebilir. Bu durumlarda birey güçsüzleşir; devrimci dava ancak daha üst düzeydeki birimlerin omuzlarında –devrimci örgütler– ileriye taşınabilir” (G. Plehanov, The Tasks of the Socialists in the Fight Against the Famine [Kıtlığa Karşı Mücadelede Sosyalistlerin Görevleri], s. 83).

Rus işçi sınıfı hareketinin tarihinde tam da çok çeşitli nedenlerin tetiklediği bir kargaşa ve patlamalar dönemi yaklaşmaktadır; ve eğer “geride” kalmak istemiyorsak, “tüm çabalarımızı, tüm ayrı patlamaları yönlendirebilecek ve bu şekilde yaklaşan fırtınanın (Harkov işçisinin de broşürün sonunda atıfta bulunduğu) sıradan bir patlama değil, otokratik hükümete karşı ayaklanan tüm halkın başında duran proletaryanın bilinçli bir hareketi olmasını sağlayacak tüm Rusya’yı kapsayan bir örgüt kurmaya yöneltmeliyiz.

Harkov 1 Mayıs kutlamaları, devrimci örgütlerimizin yetersiz birliğini ve hazırlığını ortaya koymanın yanı sıra, daha az önemli olmayan bir başka pratik gösterge de sunmaktadır. Broşürde, “1 Mayıs kutlaması ve gösterisi,” diye okuyoruz, “beklenmedik bir şekilde, gerekli hazırlık yapılmadan sunulan ve sonuç olarak genel olarak başarısızlığa mahkum olan çeşitli pratik taleplerle birbirine bağlandı.” Örneğin demiryolu atölyesi çalışanları tarafından öne sürülen talepleri ele alalım. On dört talepten on biri, mevcut siyasi sistem altında bile oldukça kolay bir şekilde gerçekleştirilebilecek küçük iyileştirmelerle ilgilidir – ücret artışı, çalışma saatlerinin azaltılması, suiistimallerin ortadan kaldırılması. Bu talepler arasında, sanki onlarla özdeşmiş gibi, şu üç talep de yer almaktadır: 4) sekiz saatlik işgünü uygulaması, 7) 1 Mayıs eylemlerine katılımlarından dolayı işçilerin mağdur edilmesine karşı güvence ve 10) iki taraf arasındaki anlaşmazlıkların çözümü için işçi ve işverenlerden oluşan ortak bir komitenin kurulması. Bu taleplerden ilki (4. madde) dünya proletaryası tarafından ileri sürülen genel bir taleptir; bu talebin ileri sürülmüş olması, Harkov’un ileri işçilerinin dünya sosyalist işçi sınıfı hareketiyle dayanışmalarının farkında olduklarını göstermektedir. Ancak tam da bu nedenle, işçilere ustabaşılar tarafından daha iyi davranılması ya da ücretlerde yüzde onluk bir artış gibi küçük talepler arasına dahil edilmemeliydi. Ücret artışı ve daha iyi muamele talepleri işçiler tarafından her bir ayrı işkolundaki işverenlerine sunulabilir (ve sunulmalıdır); bunlar farklı işçi kategorileri tarafından ileri sürülen sendikal taleplerdir. Ancak sekiz saatlik işgünü talebi tüm proletaryanın talebidir ve tek tek işverenlere değil, günümüzün tüm toplumsal ve siyasi sisteminin temsilcisi olan devlet yetkililerine, bir bütün olarak kapitalist sınıfa, tüm üretim araçlarının sahiplerine sunulur. Sekiz saatlik işgünü talebi özel bir önem kazanmıştır. Bu, uluslararası sosyalist hareketle dayanışmanın bir ilanıdır. İşçilerin bu farkı anlamalarını sağlamalıyız ki sekiz saatlik işgünü talebini bedava tren bileti ya da bir bekçinin işten çıkarılması gibi talepler düzeyine indirgemesinler. Yıl boyunca işçiler, önce bir yerde sonra başka bir yerde, işverenlerine sürekli olarak çeşitli kısmi talepler sunmakta ve bunların gerçekleştirilmesi için mücadele etmektedir. Sosyalistler bu mücadelede işçilere yardımcı olurken, bunun tüm ülkelerdeki proleter kurtuluş mücadelesiyle bağlantısını her zaman açıklamalıdır. Ve 1 Mayıs, işçilerin bu bağlantıyı anladıklarını ve mücadeleye kararlılıkla katıldıklarını ciddiyetle ilan ettikleri gün olmalıdır.

Uyuşmazlıkların çözümü için bir komite kurulmasını isteyen onuncu talebi ele alalım. İşçi ve işveren temsilcilerinden oluşan böyle bir komite elbette çok yararlı olabilir, ancak yalnızca seçimlerin tamamen özgür olması ve seçilen temsilcilerin tam bağımsızlığa sahip olması halinde. Yönetimin seçtiği temsilcilere karşı mücadele eden ya da yönetime şiddetle saldıran ve onun zorbalığını ifşa eden işçiler işten çıkarılırsa, böyle bir komite hangi amaca hizmet etmiş olur? Bu işçiler sadece işten atılmakla kalmayacak, tutuklanacaktır. Sonuç olarak, böyle bir komitenin işçilere hizmet edebilmesi için, öncelikle delegelerin fabrika yönetiminden tamamen bağımsız olması gerekir; bu da ancak birçok fabrikayı kapsayan özgür işçi sendikaları, kendi kaynaklarına sahip ve delegelerini korumaya hazır sendikalar olduğunda başarılabilir. Böyle bir komite ancak çok sayıda fabrikanın, mümkünse söz konusu işkolundaki tüm fabrikaların örgütlü olması halinde yararlı olabilir. İkinci olarak, işçilerin şahsi dokunulmazlıklarının, yani polis ya da jandarma tarafından keyfi olarak tutuklanmayacaklarının güvence altına alınması gerekmektedir. İşçilerin mağduriyete karşı güvence altına alınmasına yönelik bu talep öne sürülmüştür (madde 7). Ancak işçiler, kişi dokunulmazlığı ve örgütlenme özgürlüğünün (gördüğümüz gibi, komitelerin başarısı için gerekli bir koşuldur) güvence altına alınmasını kimden talep edebilirler? Sadece devlet yetkililerinden, çünkü kişi dokunulmazlığı ve örgütlenme özgürlüğünün güvence altına alınmaması Rus devletinin temel yasalarından kaynaklanmaktadır. Daha da önemlisi, Rusya’daki yönetim biçiminden kaynaklanmaktadır. Rusya’daki yönetim biçimi mutlak monarşidir. Çar bir otokrattır, tek başına yasaları belirler ve halkın herhangi bir katılımı olmaksızın, halkın temsilcilerinin katılımı olmaksızın tüm yüksek memurları atar. Böyle bir devlet sistemi altında kişi dokunulmazlığı olamaz; yurttaş dernekleri, özellikle de işçi sınıfı dernekleri özgür olamaz. Bu nedenle, otokratik bir hükümetten kişinin dokunulmazlığının (ve örgütlenme özgürlüğünün) güvence altına alınmasını talep etmek anlamsızdır; çünkü böyle bir talep halk için siyasi haklar talep etmekle eş anlamlıdır ve otokratik bir hükümet tam da halk için siyasi hakların yadsınması anlamına geldiği için otokratik olarak adlandırılır. Kişinin dokunulmazlığının (ve örgütlenme özgürlüğünün) güvence altına alınması ancak halkın temsilcileri yasama ve devletin tüm yönetiminde yer aldığında mümkün olacaktır. Halkın temsilcilerinden oluşan bir organ var olmadığı sürece, otokratik hükümet, işçilere bazı küçük tavizler verdikten sonra, her zaman bir eliyle verdiğini diğer eliyle geri alacaktır. Harkov’daki 1 Mayıs kutlamaları bunun bir başka canlı kanıtıydı – vali işçi kitlelerinin taleplerine boyun eğdi ve tutuklananları serbest bıraktı, ancak bir iki gün içinde, St. Petersburg’dan gelen emir üzerine, çok sayıda işçi yeniden tutuklandı. Valilik ve fabrika yetkilileri delegelere dokunulmazlık “garantisi” verirken, jandarmalar onları yakalıyor ve hücre cezası olarak hapse atıyor ya da şehirden sürgün ediyor! Bu tür garantiler halkın ne işine yarar?

Bu nedenle, işçiler Çar’dan halkın temsilcilerinden oluşan bir meclisin kurulmasını, bir Zemsky Sobor’un toplanmasını talep etmelidir. Bu yıl 1 Mayıs arifesinde Harkov’da dağıtılan bildiri bu talebi gündeme getirdi ve ileri işçilerin bir bölümünün bunun önemini tam olarak kavradığını gördük. Tüm ileri işçilerin bu talebin zorunluluğunu açıkça anlamasını sağlamalı ve sadece işçi kitleleri arasında değil, işçilerle temas halinde olan ve sosyalistlerin ve “şehirli” işçilerin ne için mücadele ettiğini bilmek isteyen tüm halk tabakaları arasında yaymalıyız. Bu yıl bir fabrika müfettişi bir grup işçiye tam olarak ne istediklerini sorduğunda, sadece bir ses “Bir anayasa!” diye bağırdı; ve bu ses o kadar yalıtılmıştı ki muhabir biraz alaycı bir şekilde rapor etti: “Bir proleter ağzından kaçırdı….” Bir başka muhabir, “Bu koşullar altında”, bu yanıtın “yarı komik” olduğunu ifade etti (bkz. Labour Movement in Kharkov, Report of the Kharkov Committee of the Russian Social-Democratic Labour Party [Harkov’daki İşçi Hareketi, Rus Sosyal-Demokrat İşçi Partisi Harkov Komitesi Raporu], Raboçeye Dyelo tarafından yayınlanmıştır, Cenevre, Eylül 1900, s. 14). Aslına bakılırsa, yanıtta hiç de komik bir şey yoktu. Komik görünen şey, bu tek sesin tüm devlet sisteminde bir değişiklik talebi ile işgününün yarım saat azaltılması ve ücretlerin çalışma saatleri içinde ödenmesi talepleri arasındaki uyumsuzluktu. Bununla birlikte, bu talepler ile anayasa talebi arasında kuşku götürmez bir bağlantı vardır; ve eğer kitlelerin bu bağlantıyı anlamasını sağlayabilirsek (ve kuşkusuz sağlayacağız), o zaman “Bir anayasa!” çığlığı münferit bir çığlık olmayacak, binlerce ve yüz binlerce kişinin boğazından çıkacak ve artık komik değil, tehditkar olacaktır. Anlatıldığına göre, 1 Mayıs kutlamaları sırasında Harkov sokaklarında araba kullanan bir kişi taksiciye işçilerin ne istediğini sormuş ve taksici de şu yanıtı vermiş “Sekiz saatlik iş günü ve kendi gazetelerini istiyorlar.” O taksici, işçilerin artık sadece maaşla yetinmediklerini, özgür insanlar olmak istediklerini, ihtiyaçlarını özgürce ve açıkça ifade edebilmek ve bunlar için mücadele etmek istediklerini anlamıştı. Ancak bu yanıt, işçilerin tüm halkın özgürlüğü ve devlet yönetiminde yer alma hakları için mücadele ettikleri bilincini henüz ortaya koymuyordu.

Çarın halk temsilcileri meclisini toplaması talebi, Rusya’nın tüm sanayi kentlerinde ve fabrika bölgelerinde emekçi kitleler tarafından tam bir bilinç ve yılmaz bir kararlılıkla tekrarlandığında; işçiler, tüm kent nüfusunun ve kentlere gelen tüm kırsal halkın sosyalistlerin ne istediğini ve işçilerin ne için mücadele ettiğini anladığı aşamaya ulaştığında, halkın polis zorbalığından kurtuluşunun büyük günü çok uzakta olmayacaktır!

Kaynak: Kasım 1900’ün başlarında yazıldı. Ocak 1901’de Iskra tarafından yayınlanan “Harkov’da Mayıs Günleri” broşüründe yayınlanmıştır. Broşür Lenin Collected Works, Progress Publishers, 1964, Moscow, Volume 4, pages 357-365 yer almaktadır. “Marksist İnternet Arşivi”nde Preface to the Pamphlet, May Days in Kharkov başlığı altında bulunmaktadır.

Çeviri: Köstebek Kolektif



You may also read!

Pogroma Karşı Göçmen Sınıf Kardeşlerimizin Yanındayız

Suriyeli göçmenlere yönelik olarak Kayseri’de başlayan ırkçı saldırılar; dün akşam Hatay, Antep, Konya ve İstanbul gibi birçok noktaya sıçramış

Read More...

Lenin’de proletarya hegemonyası: İşçi sınıfının öncülüğü – Candaş Ayan

Shandro’nun ortaya koyduğu eser, Lenin’i Marksist sınıf mücadelesi ve proletarya hegemonyası çerçevesinde bağlamsallaştırarak bize, on dokuzuncu yüzyılın sonlarından başlayarak Lenin’in yaşamının sonuna kadar uzanan bir süreçte devam eden ontolojik ve epistemolojik temaların gelişimini görme imkânı veren, oldukça kıymetli bir çalışmadır. Yine de bazılarının, Lih’in kitabını ‘Lenin hakkında sarf edilebilecek son sözler’ olarak nitelemelerini[33] boşa çıkarttığı gibi Shandro’nun kitabının da Lenin hakkında sarf edilebilecek son sözler olmayacağı aşikâr. İşçi sınıfı mücadelesinin değişen koşullar karşısındaki dinamizmine ve diyalektiğe dair yaptığı katkılarla Marksist sınıf teorisinin sınırlarını genişleten bir fikir ve eylem insanına dair söylenebilecek sözlerin tüketilmesi zor.

Read More...

Marx’ın Yeni Ortaya Çıkarılan Mektubu Enternasyonalizmin ve Partinin Gerekliliğini Yeniden Onaylıyor

İlk kez Jean-Numa Ducange tarafından yayınlanan bu mektubu Komünist İşçi Örgütü (Communist Workers’ Organisation) ilişkilendirdiği bağlamı değerli bulduğumuz bağlam

Read More...

Mobile Sliding Menu